Günlük hayatta önemini sıklıkla duyarız. proteinler sağlığımız ve refahımız için. Peki protein tam olarak nedir? Bu makale bu temel moleküllerin vücudumuzdaki hayati rolünü ele alıyor.
Proteinlerin yapısı ve bileşimi
Proteinler vücudumuzdaki biyolojik süreçlerin çoğuna aktif olarak katılan makromoleküllerdir. Doğrusal bir zincirden oluşurlar.amino asitlerkendileri esas olarak karbon, hidrojen, oksijen ve nitrojenden oluşur. Proteinler son derece karmaşık olabilir; her spesifik protein için benzersiz kombinasyonlar oluşturan 20’den fazla farklı amino asit vardır.
Amino asitler ve proteinler arasındaki bağlantı
Proteinlerde yaygın olarak bulunan 22 amino asit vardır ve bunların 19’u benzer bir şekle sahiptir ve bunları belirleyen ayrı bir “yan zincir” vardır. Bu amino asitlerden sekizi “esansiyel” olarak adlandırılır çünkü vücudumuz bunları kendi başına sentezleyemez ve bu nedenle bunları sağlıklı ve dengeli bir beslenme yoluyla elde etmek zorundadır. Amino asitler arasındaki peptit bağları proteinin birincil yapısını oluşturur. Daha sonra amino asit zincirinin belirli etkileşimlere göre katlanmasıyla daha karmaşık ikincil ve üçüncül yapılar oluşturulur.
Proteinlerin vücuttaki rolü ve işlevi
Protein vücudumuz için çok sayıda hayati fonksiyona hizmet eder. Dokuların yapımına ve onarımına, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına, önemli moleküllerin taşınmasına ve depolanmasına katkıda bulunurlar ve ayrıca enzimatik reaksiyonlar için katalizör görevi görürler. Proteinlerin oynadığı farklı rollerin bazı somut örnekleri şunlardır:
- Biyokimyasal katalizör: Enzimler vücuttaki kimyasal reaksiyonları hızlandıran proteinlerdir.
- Yapı ve destek: Kolajen, keratin ve aktin, hücrelerin, dokuların veya organların yapısının bir parçası olup onlara güç ve direnç kazandırır.
- Hareket : Miyozinler kasların kasılmasını sağlar ve lifleri her bireyin hareketliliğini sağlar.
- Toplu taşıma : Hemoglobin oksijeni taşırken transferrin kandaki demirin taşınmasına yardımcı olur.
- Bağışıklık yanıtı: Antikorlar, antijenlere bağlanan ve böylece bu davetsiz misafirlerin yok edilmesini sağlayan proteinlerdir.
- Hücresel iletişim: Hücre zarında bulunan protein reseptörleri, hücrelerin kimyasal sinyalleri almasını ve bunlara yanıt vermesini sağlar.
Protein alımı: doğal kaynaklar ve diyet
Yeterli protein alımı için dengeli beslenme şarttır. Bu molekülün çok sayıda doğal kaynağı vardır; bunlar ister hayvansal ister bitkisel kaynaklı gıdalar olsun. İşte bazı örnekler:
- Hayvan kökenli: Etler (sığır eti, tavuk, domuz eti), balık, yumurta, süt ürünleri (süt, peynir, yoğurt).
- Bitki kökeni: Baklagiller (mercimek, nohut, fasulye), tahıllar (kinoa, pirinç, buğday), tohumlar (chia, keten), fındık ve tofu.
Bu gıdalar arasında hayvansal ürünler ve kinoa gibi bazıları tam bir amino asit profili sunar. Vejetaryen bir diyet için, gerekli amino asitlerin tam bir kaynağını elde etmek amacıyla farklı türde bitkisel proteinlerin tüketilmesi bu nedenle ilginçtir.
Vücutta protein sentezi ve parçalanması
Protein sentezi, DNA’nın haberci RNA’ya transkripsiyonuyla başlar ve ardından mRNA’nın bir polipeptit zincirine çevrilmesiyle başlar. Bu süreç, spesifik bir protein oluşturmak için amino asitleri bir araya getiren transfer RNA ve ribozomlar gibi çeşitli biyomoleküller aracılığıyla gerçekleşir.
Proteinlerin vücutta değişken bir ömrü vardır: Bazıları hızla parçalanırken diğerleri haftalarca, hatta aylarca varlığını sürdürebilir. Protein bozunması, ubikuitin etiketli proteinlerin, küçük peptitler ve serbest amino asitlere parçalanmak üzere proteozom adı verilen yapılara yönlendirildiği ubikuitin-proteazom sistemi aracılığıyla gerçekleşir. Bunlar daha sonra diğer proteinlerin sentezine katılmak veya vücuda enerji sağlamak için metabolik yola yeniden entegre edilir.